Bento Tattım !

Öncelikle bentonun ne olduğunu size açıklayayım. Bizdeki sefer tasının bi benzeri diyebilirim. Japonlar evde hazırladıkları yemeklerini bu şekilde kutucuklara koyup yanlarında taşıyorlar ve işte, okulda vs. götürüp orada yiyorlar. Oldukça sağlıklı bir alışkanlık olduğu kanısındayım. Yiyecekleri de aynı şekilde oldukça sağlıklı.

Çünkü pilavı bile yaparken bizim gibi tereyağı, ayçiçek yağı vs. kullanmıyorlar, pirinç sirkesi kullanıyorlar. Bizler pilavı yaparken başta kavuruyoruz, onlar ise sadece haşlıyorlar. Pilavı yemeklerde ekmek niyetine tüketiyorlar ve yemeklerin çoğunu chopstick denilen çubuklarla yiyorlar. Sanırım bu yüzden zayıflar. Midemiz doyduğu sinyalini beynimize 20 dk gibi bir sürede ilettiğinden yemekleri hızlı yersek midemiz doyduğu halde beynimize hala sinyal gitmediğinden 20 dk dolana kadar yemeye devam ettiğimizde kilo alımına ve birçok hastalığa davet vermiş oluyoruz. Ama eğer bu zaman diliminde yeme hızımızı 20 dk içerisine yayarsak daha az yiyecekle doymuş olacağız. Chopsticklerle yemenin avantajlarından biri de yemeği yavaş yemeyi sağlamak bence. Pilavın tadına gelecek olursam lapa ve tatsızdı. Tuz oranı da azdı. Üzerinde Teriyaki Soslu Anago bulunmaktaydı. Anago denilen şey aslında yılan balığı ve tadı yediğim diğer balıklardan çok farklıydı. Şekerli bir tat aldım. Yan kısımları pek hoşuma gitmedi çünkü fazla yumuşaktı. Başta yememek için direnmiştim, hani yılan falan denilince bir tiksinti oluştu fakat içerideki garson o kadar ilgili ve tatlı dilliydi ki beni ikna etti. Ortada kırmızı bir sos vardı. İsminin ne olduğunu bilmiyorum. Fakat tadı ketçapla mayonezin karışımına benziyordu. Ama daha güzeliydi. İsterseniz sushinizle, isterseniz çin böreğinizle  ya da başka yiyeceklerle birlikte farklı kombinasyonlar oluşturabileceğiniz bir sos. Bir çok yemeğin tadını kurtaracak bir sos gibi geldi bana. Çin böreğine gelecek olursam dış dokusu biraz yağlıydı. Hoşuma gitmedi. İçinde sebzeler bulunmaktaydı, fakat benim bir arada yemeye alışık olduğum sebzelerden değildi ve tuhaf geldi. Pırasa pek sevmiyorum zaten, içerisinde pırasa da vardı sanırım.

Sushilerden 2 çeşit vardı. İkisinide denedim. Küçük olanlara Sake Maki deniyormuş.
Etrafı yosunla sarılı ve içerisinde de kendi usullerince yapılmış olan pilav ve çiğ somon balığı bulunmaktaydı. Bu yosuna Nori denilmekte ve yenebilir bir yosun. Amacı ise pirinçleri bir arada tutarak sushiye şekil vermek. Bunu yaparken Makisu denilen sushi sarma aparatını kullanıyorlar. Ama ben yemekte zorlandım. Isırmak çok zordu. Hemencecik pilav dağılıyor ve şekli bozuluyor zaten. Bir kerede ağıza atmak gerekiyor galiba. Yoksa sushi katili falan olabilirsiniz benim yaptığım gibi. Somon balığı çiğ olduğundan olsa gerek biraz dişte gırç gırç eden bir şeydi, hoşuma gitmedi. Diğer sushiyi daha çok beğendim. Zaten pişmiş somon balığından yapılmıştı, ismi ise Samurai Roll idi. Çıtır çıtırdı ve içerisinde avokado da vardı. Ara kısımda yine bir nori bulunmaktaydı, beni yine biraz zorladı. Sushi yemek istiyorsanız Samurai Roll'u kesinlikle tavsiye ediyorum. Kenarda da marul ve domates bulunan bildiğimiz bir salata bulunmaktaydı. En son yemeklerden sonra yeşil çay ve kızarmış muz ikram edildi. Dışı çıtır çıtır ve içi sıcacıktı, çok beğendim. Mutlaka denemelisiniz. Çay da oldukça rahatlatıcıydı. Sunulduğu çaydanlık ve bardak çok hoşuma gitti.